5 Aralık 2012 Çarşamba

karmaşa


  Hava soğuk, yağmurlu. Tam olması gerektiği gibi. Meteoroloji mevsim normallerinde olduğunu söylüyor. Üşümüyorum. Ya da üşüyen yerim ellerim değil, yüzüm değil, ayaklarım hiç değil. Kalbim... Bütün şehir akşam olup da karanlığa gömülünce, seyyar bir sis kaplıyor dört yanı. Kömür kokuyor sokaklar, nefes alamıyorum. Kulaklarımda Göksel'in şarkısı..."Acıyor, acıyor, acıyor; Her yolu denedim bitmiyor; Kalbimin ortasında bıraktın aşkını; batıyor."

  "Böyle olmamalıydı." diye düşünüyorum. "Zaten ne böyle olmalıydı ki!" diye okkalı bir küfür sallıyorum. Kendime kızıyorum yine. Bunu huy edindim. Elimde olmayan şeyler için kendime kızmaya başladım son yıllarda. Ya da zaten hep böyleydim. Tanrı'ya mı kızmalıydım emin değilim. Beni böyle yarattığı için, diğerlerini ben gibi yaratmadığı için veya karşıma beni anlayabilecek birini çıkarmadığı için... "Hayat adil değil." diyorum, demesi kolay ama bunu çırılçıplak yüzümde hissetmeye gelince isyan ediyorum. "Acıyor, acıyor, acıyor; Her yolu denedim bitmiyor; Kalbimin ortasında bıraktın aşkını; batıyor."

  Kalabalıklar içerisinde dolaşıyorum. Yok yok, sokaklar oldukça tenha. Yağmur altında ıslanan o ahmak ben gibi hissediyorum. Gözlerimden süzülen suyun tatlı mu tuzlu mu olduğunu fark edemeyecek kadar yıpranmış dudaklarım.Isırmaya ve kanatmaya başlamışım. Bunu da huy edindim son zamanlarda. Tüm kanamasına rağmen kabuklarını soymalıyım. Hıncımı ancak bu şekilde alabiliyorum kendimden, diğerlerinden ve hayattan. "Acıyor, acıyor, acıyor; Her yolu denedim bitmiyor; Kalbimin ortasında bıraktın aşkını; batıyor."

0 yorum:

Yorum Gönder