2 Aralık 2012 Pazar

sızı


  Sızlamak sözcüğünü ayrı bir seviyorum. mazoşist olabilirim belki de, bilemiyorum. İçerisinde sızlamak geçen her cümle daha bir samimiyet kazanıyor gözümde. Acımak sözcüğü de benzer bir etki yapıyor, bir farkla ki; ilkinde, kendimizin hissettiği bir durum varken ikincisinde, karşımızdaki insan için benzer duygular sezinleriz. İnsanın kendi içi de acıyabilir ama adı sanırım o zaman sızlamak oluyor işte. İnsanoğlunun içinde bir yerlerde bir tel var, hayat teli; belki de hüzün teli de ona bir tüy dokunsa çınlayıverecek, titreyiverecek gibi hissediyorum. Tüm tüylerim dikleşiveriyor duyduğum anda. İncesaz' ın "İç acısı" parçasının adını duyduğumda garip hissetmiştim. Tabi parçanın kendisini dinleyince  içimin acıması, sızlaması kaçınılmaz olmuştu. Çok mu rikkatli bir insanım yoksa önceden öyleydim de sonradan yitirdiğim şeylere karşı mı böyle bir hassasiyet edindim  farkında değilim. Belki de her ikisi de...

0 yorum:

Yorum Gönder