Neden bunca yakışıklı, sempatik, seksi, çekici adamları bir araya koydum merak ediyor olabilirsiniz. Kötümser bir adam mıyım, yoksa çocukluğumda topum inşaata mı kaçtı, yoksa tamamen hayvansal bir dürtü olan nalet olasıca kıskançlık duyusunun dehlizlerinde hunharca kıvranıyor muyum bilemiyorum. Ama homo yakışıklıus'u sokakta, tv'de, sinemada, tiyatroda, kendi doğal ortamlarında görünce gökten Zeus'un şimşeği inmişçesine iki düşünce tarafından çarpılmış gibi oluyorum ve içimden şu sözler sessizce dökülüveriyor: "YERİN ALTI KENDİNİ VAZGEÇİLMEZ SANANLARLA DOLU!" ve "BU GÜZELLİĞİN SANA DA KALMAZ!"
Tüm bu düşüncelerimi destekler gibi haklı çıkarıyor hayat beni. Genceğcik (40 yaşında olmasına rağmen gönüllerin genci o) yaşında, gene o baba Tanrı Zeus'un bilmem hangi yaratığı köşeye sıkıştırarak ortaya çıkmasını sağladığı, mermer gibi adam Paul Walker hayata gözlerini yummuş. Gitti daş kibin herif! Hem de ne traji komik bir biçimde. Sen arabalarla meşhur ol, ondan sonra arabada öl. Allahım sen aklıma mukayyet ol! Kıçıyla mı gülüyor bu hayat bana, bize?
Neyin tribini yaşıyorum? Neyin kafası bu?Neyin kıskançlığı? "Ver kurtul kuzum toprak olacaksın!" düşüncesinin zirvesindeki bu hal de neyin nesi? Sanki ben dünyaya kazık çakacağım! Hayır yani çirkin bir adam da değilim ama niye? Şu sıra sadece bunu sorguluyorum. İyi değilim ben. Allahını seven bi el atsın; Doktor neyim var?




















0 yorum:
Yorum Gönder