En çok bana benzeyen adamlar yaraladı beni. Kendime en yakın hissettiklerim... En büyük darbeyi onlardan aldım. En çok onlar gittiğinde içimin en derin kısımları kanadı. Onlar gittiğinde yola bakan ben oldum.
Diğerleri zaten gideceklerdi. Baştan biliyordum hepsini. Ama ya en çok bana benzeyenler...? Onlara güvendim, gitmezler sandım, güvendim. En büyük sorunum buydu benim, biliyor musun? Ben aslında hiç aşık olmayı istemedim. Ben hep güvenmeyi, güven duymayı, başımın altında sessizce ve sakince çarpan kalbi dinlemeyi istedim. Ama korkmadan, gideceğini düşünmeden, başka kokular koklamadığını, denizin tuzunu, uçurtmanın kanatlarının altından akıp geçen havayı birlikte içimize çekeceğimizi düşünerek... Öyle efsane aşklara inanmadım da, aramadığım gibi. Olmadı. Her güvendiğim, güvenmeye çalıştığım adam bişeyleri bahane yaptı. Uzak dedi biri, kaç yıldır bunu bekliyorum o yüzden gitmem gerek diyen oldu, bir diğeri belki hiç beğenmedi ama dile getirecek cesareti yoktu. Bilemedim, tanıyamadım hiç birini. Tanıdığımı zannettim. Hepsi gitti.
Şimdi hepsinden çok kendime yakın hissettiğim, akîl gördüğüm insanlardan korkuyorum. En acımasız onlar. Ne kadar benziyorsa bana, o kadar artıyor korkum. Hadi diğerlerinden kaçar da insan, kendinden kaçabilir mi? Kaçamıyorum onlardan bu yüzden. Yalnızım, bir paradoksun içine tıkılıp kalmışım gibi hissediyorum. Ne çok yalnızlığım var. Gelsen paylaşırım senle. Ama sen bana benzeme mümkünse.
0 yorum:
Yorum Gönder