Sabah geç kalktım bugün. Bakma geç dediğime, aslında olağan kalkışıma göre geç. Yoksa bilirsin sabah uyuyamam ben. Pazar olmasını tüm içtenliğiyle değerlendirdim. Dün hiç çıkmadım evden. İstemedi canım. Bütün gün bilgisayar başında pinekledim. Hoşlanmadığını biliyorum. Kafam zonkladı, zaten iki gündür ağrıkesicilerle duruyorum. Bugün de çıkmayacaktım aslına bakarsan. Hani şu köpek vasıtasıyla tanıştığım çocuk Can olmasa bugün de dünün aynısı olurdu. Israr etti illa işyerime gel diye, ben de kaç gündür çıkmıyor Limon diye söylediklerini bahane edip uzunca bir yolu yürüdüm. Yolda köpeğimi görenlerin verdiği tepkilere tepkisiz kalıyorum. Hoşuma gidiyor ama, itiraf etmeliyim.
Can'ın yanında çok durmadım. Şiddetli rüzgar vardı, zaten tepedeydi. Ama atlas deniz güzel görünüyordu. Sevmeye başladım bu şehri sanırım. Kendimi sürü içindeki karakoyun gibi hissetsem de... Sokakta herkes podyumdan fırlamış gibi. Nasıl oluyor da bu kadar varlık içinde yokluk çekebilirim bilmiyorum. Ya da bunlar insansa ben neyim düşüncelerine dalmadan edemiyorum. Tamam, tamam kızma başlamayacağım gene. Biliyorum bu tarz konuşmamdan hoşlanmadığını.
Dönüşte biraz Limon oynasın diye parka girdim. Çimenlere oturdum tasmasını çıkardım. Çok güzel oynadık baştan. Koştu durdu etrafımda, arada bana sataştı. Özgürlüğün çimenlerin tadını çıkardı bolca. Ben de o oynarken bir arkadaşımla telefonda konuşayım dedim. İki dakika boş bırakmaya gelmedi hemen köpekten pek hoşlanmayan insanların yanına gitti. Gittim hemen tasmasını taktım ama telde konuşmaya devam ederken elimden kaydı. Meğerse aynı kişiler yemek yiyeceklermiş, ondan dolayı direkt adama saldırıp ayranını döktü. Kusura bakmayın, İsterse ayranın parasını vereyim dedim. Yok da köpeğinizi alın hoşlanmıyorum dedi. Hemen Limon'a bir tokat ile ordan alıp gittim. Ağrıma gitti başkasından laf işitmek. Biliyorsun arlı bir aileden geliyorum. Böyle şeyler beni üzer. Kafama takıldı biraz.
Ordan sahil boyunca devam edip çayını sevdiğim deniz kenarındaki çay bahçesine yürüdüm. Gerçekten güzel çay yapıyorlar. Üç beş çeşit çay karıştırıyorlarmış, ama seviyorum. Güzel çay yapan mekanlar her zaman gözdem olmuştur. Bu sadece güzel çayı ile gözdem değil. Aynı zamanda nerden buluyorlarsa çok güzel çocuklara garsonluk yaptırıyorlar. Bugünkü özellikle harikulade idi. Bir kez daha gülsün bir kez daha göreyim diye türlü şaklabanlık yaptım, Allah'ım sen bilirsin! Kıskanmadım desem yalan olur, içim de gitti. Hatta biraz gene depresif havam tuttu. Tamam köpeğimle birlikte gezmek çok güzeldi ama ya biri olsaydı elimden tutan? Sokakta değil tabi ki. Böyle şeylere karşıyım, söylememe gerek bile yok sana.
Asma suratını! Sen kadar iyi değiller. Sen hep en gözdemsin. Benim biricik hayali sevgilimsin. Hiç var olmayacak, hiç bir zaman bulmayacağım, öldükten sonra da yanımda gömülecek olansın. Sol yanımdasın. Taaaa içerlerde, göğüs kafesinin derinlerinde bir yerlerdesin. Seni sevmesem nasıl dayanırım. Sen kal benle hep, gitme bir yere hiç. Dertleşelim biz senle, paylaşalım hayatı. Kal gitme bu gece!
0 yorum:
Yorum Gönder