Fark ettim de sevemiyorum lan ben artık. Neden bilmiyorum ama bir kayıtsızlık halindeyim. Yok efendim kılıydı, yok efendim tüyüydü, yok burnu güzel değildi, yok çükü büyüktü... devam edip gidiyor bu sevmeme bahanelerim. Güvenmeyi zaten geçtim. Karşı taraf beni sevdiğine dair bişey dediğinde ben aynen şöyle oluyorum:
Iyyyyyğğğğ... En sevmediğim, yapmacık yüz ifadesi. Samimiyetten yoksun, s.klemiyorum seni ama he canım he, der gibi. Nasıl oldu da böyle bişeye dönüştüm bilmiyorum. Memnun musun len şimdi yukardaki? Ama oldu pişman değilim. Öğreneceğim bi çok şey olmasına rağmen , öğrendim sanırım hayatın ve ilişkilerin en sonunda orta parmağını görmeyi. Bu da beni şartsız bir kayıtsızlığa götürdü. Eleştirdiğim tüm o şeyleri yaptım. Ve işin garibi yapmaya da devam ediyorum. Hayat sen nasıl bi kazıkçısın yavrım? Önce vuruysun sonra ağlama diysun? Ne ayaksın oğlum sen he, diyesim var. O değil, ağzım bozuldu. Küfür bilmeyen adamdım. Şimdi habire gördüğüm şeyler karşısında basıyorum Allah ne verdi-vermediyse.
Arada bir içim acımıyor değil. Ama geçiyor sonra, çok uzun sürmüyor. Psikolojide abidik gubidik isimler veriyorlar ya buna; heh benimkine de savunma mekanizması mı ne diyorlarmış. Desinler değişemem, desinler değişemem. Neresi kaldıysa içimde insan kalan, artık orası acımıyor işte. Donuklaştı, hissizleşti. Zaten önceden beridir seviyor olduğum insanlar bu durumdan müstesnadır.
0 yorum:
Yorum Gönder